Ana içeriğe atla

Vordonisi - 3 Kaşık Adası



Giderek artan depremler, büyük İstanbul depreminin yaklaştığını göstermektedir. Son sarsıntıda Heybeliada Çam Limanı büyük yıkıma uğramış, eski köy toprak altında kalmıştır. Deprem korkusu, Bizans İmparatorluğunun, Kiew Rusya’sıyla savaşa hazırlanması, bunlardan daha önemlisi korsan tehlikesi, adada yaşamayı imkânsız hale getirmiştir. Zaman geçidinden geri dönmeyle ilgili deneylere daha sonra devam etmeyi düşünen gençler, komutan Todori’nin teklifine sıcak bakmaya başlarlar. Plana göre Değirmenburnu’na sakladıkları altın külçelerini Panaroma yatına yükleyip, hep birlikte Heybeli’den uzaklaşılacaktır. Depremler bitip, korsanlar ülkelerine döndüklerinde, tekrar adaya dönüp zamanlarına geri gitme deneylerine devam edeceklerdi. Ama işler planladıkları gibi gitmez.

 

“Bizler, Kaşık Adası önünde kırmızı sandalın bulunduğu noktada oluşan bir zaman tüneliyle, bin yıl geçmişe geldik. Candan, Meral, Nur, Sevil, Mehmet, Murat, Barış ve Kosta. Ayrıca daha önce kaybolan Heybeliada balıkçılarından Ahmet amca ve oğlu Tolga’yla birlikte on kişiyiz. Heybeliada’nın Çam Limanı koyunda şirin bir Bizans köyünde mutlu günler yaşıyoruz. Tek sorunumuz sizlere olan özlemimizdir. Aynı yerde yaşayıp sizlerden çok uzak olmak, anlatılmaz bir duygu. Bu kırmızı sandal vasıtası ile yaptığımız deneyle, geçmişe geldiğimiz gibi aynı geçidi kullanarak geleceğe yani tekrar yanınıza gelmeyi ümit ediyoruz. Zaman geçidini tekrar aktif hale getirebilecek bir mucizeyi bekliyoruz. O mucize gerçekleşir, bu not elinize geçerse, sizlerin de bizim gibi aynı sandala koyacağınız bir mektupla bizlerle bağlantı kurabileceğinizi umuyoruz. Bu arada sandalımız sizin zamana gelme başarısı gösterirse, sakın yerini oynatmayın! Aynı noktada demirli olarak dursun. Yazacağınız mesajı su geçirmeyen bir kutuya koyun. Bölgeyi deniz trafiğine kapatmanız da çok önemli. Kırmızı sandala yetkililerden başka kimse yanaşmasın. Eğer sandal ortadan kaybolursa anlayın ki geçidinin açılmasını tetikleyen bir sismik hareket oldu. Bu hareket her iki farklı zamanda da olabilir. Şurası bir gerçek ki artık Kaşık adamızın yanında bin yıllık tarihimizi bir araya getiren muhteşem bir zaman tünelimiz var!

                                                                                                                                    Zaman yolcuları.”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bilimkurgu

            Denizler kıyılardan ayrılabilir mi hiç? İnsanlar da düşüncelerinden ayrılamaz. Kişinin ilgi sahasının yetenekleriyle örtüştürülmesi, düşüncelere yön verilmesi açısından büyük önem arz eder.     Bireyin yetenek sahası küçük yaşlarda tespit edilip, geliştirdiği taktirde hayal gücü o kadar çok verimli ürünler verebilir.     Eğitim sisteminde uygulanması gereken temel bilgiler ışığı altında çocuğun ilk öğretim yıllarında ortaya çıkarılan yetenek sahası sürekli olarak desteklendirilip, kurgu yeteneğinin geliştirilmesi gerekir. Bu konuda verilecek öğretimin yanı sıra eğitimin de ön planda tutulması gerekir.     Bir yapıtı gerçekleştirmek üzere yapılmış hazırlık, plan proje aşamasından bir sonraki adımın kurgu olduğunu söylemek hayal gücünün sınırlarını zorlayacak en güzel tanım olarak kabul edilebilir.     Bilimsel alanda var olan yetenek sahalarını geliştirip, ilgi alanların...

Telesezi

Tufan sık sık aynı kâbusla rüyalarından ter içinde uyanıyordu. Tekneden denize düşüyor ve denizin diplerinden gelen bir kadın kollarını ona doğru uzatıyordu. Peki bu kâbusun bir anlamı var mıydı? Araştırmalar sonucunda bugüne kadar rüyaların sadece geçmişte yaşanılanları hatırlattığını düşünen Tufan, elindeki verileri değerlendirip, beynin gizemli bir bölümünün gelecekle ilgili olasılıkları da hesaplayabileceği kanısına varacaktı. Dr. İlker Selman yeni romanı Telesezi’de okuru, insan psikolojisinin derin sularında yüzdürüyor. “Ne olduysa aniden oldu. Denizlerin Efendisi Poseidon, oğlu rüzgârların prensi Aiolos’la şakalaşırken, diğer mitoloji kahramanı Thor da onların eğlencesine yıldırım çakıp, yağmur dökerek eşlik ediyordu. Ege Denizi, süper kahramanların eğlencesine sahne olurken, oluşan fırtına tekneye güç anlar yaşatmaya başladı. Baba, güçlü kollarıyla teknenin yelkenlerini indirdiğinde, hemen karşısındaki ıssız adayı fark etti. Dümeni adacığın rüzgâr almayan tarafına yönelti...

Khora- Yayılış

  Yeşilderililer Projesi’yle yeniden canlanıp eski günlerine dönmeyi başaran Tatolya’da iç çatışmalar sonlanmış, bilimsel alanda büyük yatırımlar yapılmaya başlanmıştı. Ülkede tükenmiş yeraltı kaynakları için geliştirilen ATP enerjisi, adeta yeni bir çağın başlangıcı olmuştu. Ne var ki Tatolya’nın her alanda süratle gelişiyor olması, komşu toplumların da dikkatini çekmişti. Batıdan Gegoryum, kuzeydoğudan Kasaralar ve güneyden Aftozya toplumlarıyla amansız bir mücadeleye girişen Tatolya yönetimi, ülkesini dış güçlere karşı savunmak için akılcı bir strateji oluşturmak zorundaydı. Araçta herkes uykuya daldığında, Doktor Bülam Mitokan’ın üstüne çıkarak kanepeye uzandı. Serenga Vadisi, yıldızların yoğunluğu altında aydınlanırken, gece kuşları büyüleyici sesleriyle Tatolya yolcularına veda ediyor gibiydi. Bülam, gözlerini kapayarak bir süre Umut Denizi yolculuğunda ilerideki yaşamında tebessümle anımsayacağı anılarını düşündü. Ne yazık ki arşivlediği anıları arasında değişmeyen gerçekler...