Tufan sık sık aynı kâbusla rüyalarından ter içinde
uyanıyordu. Tekneden denize düşüyor ve denizin diplerinden gelen bir kadın
kollarını ona doğru uzatıyordu. Peki bu kâbusun bir anlamı var mıydı?
Araştırmalar sonucunda bugüne kadar rüyaların sadece geçmişte
yaşanılanları hatırlattığını düşünen Tufan, elindeki verileri değerlendirip,
beynin gizemli bir bölümünün gelecekle ilgili olasılıkları da hesaplayabileceği
kanısına varacaktı.
Dr. İlker Selman yeni romanı Telesezi’de okuru, insan
psikolojisinin derin sularında yüzdürüyor.
“Ne olduysa aniden oldu. Denizlerin Efendisi Poseidon, oğlu rüzgârların prensi Aiolos’la şakalaşırken, diğer mitoloji kahramanı Thor da onların eğlencesine yıldırım çakıp, yağmur dökerek eşlik ediyordu. Ege Denizi, süper kahramanların eğlencesine sahne olurken, oluşan fırtına tekneye güç anlar yaşatmaya başladı. Baba, güçlü kollarıyla teknenin yelkenlerini indirdiğinde, hemen karşısındaki ıssız adayı fark etti. Dümeni adacığın rüzgâr almayan tarafına yöneltip dalgaların etkisinden korunmaya çalıştı.
Babasının uyarısıyla kamaraya inmek için güverteden
hareketlenen Tufan, şiddetli rüzgâra kapılıp ıslak zeminde süratle kaymaya
başladı. Oğlunun sürüklendiğini son anda gören baba, dümeni bırakıp süratle ona
doğru koştu. Ne var ki çok geç kalmış, Tufan denize düşmüştü. Adam, tekneye
iple bağlı olan can simidini kavrayıp, denize atladı. Tekne adanın rüzgâr
almayan yönüne iyice yanaştığı için deniz oldukça sakin görünüyordu. Suya hızla
düşen Tufan, dibe doğru inerken gözlerini açtı. Hemen altında genç bir kız ona
doğru ellerini uzatıyordu.
Yorumlar
Yorum Gönder