“İki
ev bir de şirin restoran yaptın mı her mevsim müşteri, bize gül gibi yeter.
Evlerden biri sizin tabii, artık zevk için yemek yapacağız. Ben kasadayım, sen
müşterilerle ilgileniyorsun.”
“Yaşa
İlhan ağabey! Adı ne olacak?”
“Yine
aynı tabii! Bodrum şubemizin adı da ’Garip Kuşun Yuvası’ olacak.”
Göl
kenarında bir kasabada şirin bir motel. Garip Kuşun Yuvası. Büyük şehirden
kaçıp motele sığınanlar ve bu kasabada sıkışık kalmış, uzaklara gitme hayalleri
kuranlar…
İlçeye tayin
olan öğretmenler Necla ve Ezgi, civarda avlanmaya gelen iki Karadenizli adam, bir
turist ve herkesi tedirgin eden gizemli bir karıkoca.
Dolunay,
gölü parlak gümüş mavisi bir renge dönüştürmüş, göz bebekleri büyüyen İlhan
Bey’in aşk duygularını daha da kamçılamıştı. Bütün gün hayaller kurmuş,
kafasında planlar yapmıştı. Yemek sonrası Necla’yla göl kıyısına yürüyecek, ay
ışığı altında belki elini tutup kulağına ona duyduğu aşkı fısıldayacaktı.
Arkasına
aldığı battaniyeyle havuz başındaki şezlonga uzandı. Hava serinlemiş, üstüne
tatlı bir rehavet çökmüştü. Kalkıp yatağına gitmeye üşendi. Gözlerini kapatıp,
Necla’nın gülen sevimli yüzünü şekillendirmeye çalıştı. Hayallerin buğulu
görüntüsüyle baş başa kalmak, yüzünde anlamsız bir tebessüm oluşturmuştu.
Garip Kuşun
Yuvası, İlker Selman’dan sıcacık bir roman.
Yorumlar
Yorum Gönder