Ana içeriğe atla

Vordonisi - 2 Değirmenburnu

 

Vordonisi serisinin ikinci kitabı Değirmenburnu, zaman bükülmesiyle 21. yüzyıldan 11. yüzyıla göç eden gençlerin hikayesini anlatmaya devam ediyor.

Heybeliada’da mahsur kalan ekip,  M.Ö. 2000’li yıllarda bakır tüccarı Demonisos’un sakladığı define haritasının şifresini çözmeye çalışır. Bir yandan yaşadıkları zamana dönmek için uğraş veren zaman yolcuları bir yandan da yaklaşmakta olan büyük İstanbul depreminin tedirginliği içindedir.

 

“Değirmenburnu adı verilen geniş düzlüğe geldiklerinde, Sevil ve Meral koşmaya başladı. Gençlerin geldikleri zaman periyodunda aynı düzlükte yer alan eski değirmenin çevresi, piknik alanı olarak kullanılıyordu. Özellikle hafta arasında çok tenha olan bu alan, kızlar için her daim içlerinde taşıdıkları çocukluk duygularını dışa vurdukları ender yerlerden biri olma özelliğini koruyordu. Heybeliada İlkokulu’nda okurken, hatta Hüseyin Rahmi Gürpınar Lisesi’nden mezun oluncaya kadar okul çıkışlarında genelde buraya gelir, koşar oynar, bağırarak şarkılar söylerlerdi.”

 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Telesezi

Tufan sık sık aynı kâbusla rüyalarından ter içinde uyanıyordu. Tekneden denize düşüyor ve denizin diplerinden gelen bir kadın kollarını ona doğru uzatıyordu. Peki bu kâbusun bir anlamı var mıydı? Araştırmalar sonucunda bugüne kadar rüyaların sadece geçmişte yaşanılanları hatırlattığını düşünen Tufan, elindeki verileri değerlendirip, beynin gizemli bir bölümünün gelecekle ilgili olasılıkları da hesaplayabileceği kanısına varacaktı. Dr. İlker Selman yeni romanı Telesezi’de okuru, insan psikolojisinin derin sularında yüzdürüyor. “Ne olduysa aniden oldu. Denizlerin Efendisi Poseidon, oğlu rüzgârların prensi Aiolos’la şakalaşırken, diğer mitoloji kahramanı Thor da onların eğlencesine yıldırım çakıp, yağmur dökerek eşlik ediyordu. Ege Denizi, süper kahramanların eğlencesine sahne olurken, oluşan fırtına tekneye güç anlar yaşatmaya başladı. Baba, güçlü kollarıyla teknenin yelkenlerini indirdiğinde, hemen karşısındaki ıssız adayı fark etti. Dümeni adacığın rüzgâr almayan tarafına yönelti

Tahta Kılıçlar

Masalsı bir ülke olan Açelya’nın şirin Kayın Köyü, komşu bölgelerin tehdidi altındadır. Odun çağıyla birlikte tüm ülkelerde, azalan insan nüfuzunu korumak amacıyla, bakır ve demirden oluşan ölümcül silahların kullanımı yasaklanmış, onun yerine tahta kılıçlar kullanılmaya başlanmıştır. Savaşı umursamayan halk, günlük yaşantılarına umutlarını kaybetmeden keyifle devam etmektedir. Absürt komedi romanı Tahta Kılıçlar ile Dr. İlker Selman, okuru fantastik bir yolculuğa çıkarıyor. Paralel evrende geçen bu kayıp zaman aralığında, insanoğlu her dönemde olduğu gibi yine benzer sorunlarla boğuşmaya devam ediyor. “Mancınık rampasından süratle fırlayan Yıldırım, yükseldiği son noktada kol ve bacaklarını açarak inişe geçti. Vücuduyla birlikte sırtından iki yana doğru açılan devasa yelken kanatları havayla dolunca, düşüş hızı oldukça azalan Yıldırım, derin bir nefes aldı. Yükselirken sıkıca kapattığı gözlerini açan delikanlı, ancak o zaman nerelerde uçtuğunu fark etti. Dev bir kartal gibi süzülürken

Dr. İlker Selman / Bilimkurgu Romanları