Dünya; DNA kimlik kartlarını kullanmaya başlayalı çok
olmamıştı. DNA üzerindeki bazların diziliminin her canlı türü için farklı
olmasından yararlanılarak düzenlenilen bu kartlar, yeni dünyanın her alanında
kolaylık sağlıyordu. Bu farklılıktan yola çıkan bilim insanlarının yeni projesi
ribozom organeliydi.
Profesör Can Işıklı’nın çalışmaları da bu yöndeydi. Tüm
canlıların hayat bulduğu andan itibaren yaşadıkları olaylar bir film şeridi
gibi vücuttan yükselen enerji ağı içinde yer alıyorsa bu görüntüleri bilgisayar
ortamına getirebilmek de an meselesiydi.
Biyoloji bölümünde okuyan iki lise öğrencisi tesadüfen
bilgisayarlarına yükledikleri DNA kartıyla geçmişin sırlarını açığa çıkarma
aşamasındaydı. Yıllar önce Sirkeci’de işlenmiş bir kuyumcu soygunu, bilimin
ışığında çözülmek üzereydi. İnsanoğlu
boşukta salınan enerji iplerini ellerinde tutmaya devam edecek gibi gözüküyordu.
“Profesör
Can, laboratuvara geçti. Kısa sürede Yiğit’in saç örneğini elektron
mikroskobuna yerleştiren profesör, sadece kendisinin bildiği gizli formülü
uygulayarak, Ribozom Protein Sentezi
şifresini çıkardı. DNA kartıyla birlikte bilgisayara girilen şifre, Yiğit’in
yakın geçmişini ekrana düştü. Görüntüler, geri sarılan bir film şeridi gibi
ekranda akmaya başladı. Sercan’ın attığı yumruk, Yiğit’in minibüsten inişi,
süratle geçildi. Profesör, görüntüyü istediğinde yavaşlatıp, durdurabiliyordu.
Görüntü akarken, tıpkı soygun olayında da izlendiği gibi Yiğit’in yanında
bulunan kişilerin görüntüleriyle birlikte, sesleri de aynı enerji boyutuna
sıçrama yapıyordu. Böylece kaçırma olayını gerçekleştiren ekibin kimlikleri,
tüm açıklığıyla gözler önüne serilmişti.”
Yorumlar
Yorum Gönder