Ana içeriğe atla

Ribozom -1 Döngüye Düşen Gölge

 

Dünya; DNA kimlik kartlarını kullanmaya başlayalı çok olmamıştı. DNA üzerindeki bazların diziliminin her canlı türü için farklı olmasından yararlanılarak düzenlenilen bu kartlar, yeni dünyanın her alanında kolaylık sağlıyordu. Bu farklılıktan yola çıkan bilim insanlarının yeni projesi ribozom organeliydi.

Profesör Can Işıklı’nın çalışmaları da bu yöndeydi. Tüm canlıların hayat bulduğu andan itibaren yaşadıkları olaylar bir film şeridi gibi vücuttan yükselen enerji ağı içinde yer alıyorsa bu görüntüleri bilgisayar ortamına getirebilmek de an meselesiydi.

Biyoloji bölümünde okuyan iki lise öğrencisi tesadüfen bilgisayarlarına yükledikleri DNA kartıyla geçmişin sırlarını açığa çıkarma aşamasındaydı. Yıllar önce Sirkeci’de işlenmiş bir kuyumcu soygunu, bilimin ışığında çözülmek üzereydi.  İnsanoğlu boşukta salınan enerji iplerini ellerinde tutmaya devam edecek gibi gözüküyordu.

 Profesör Can, laboratuvara geçti. Kısa sürede Yiğit’in saç örneğini elektron mikroskobuna yerleştiren profesör, sadece kendisinin bildiği gizli formülü uygulayarak,  Ribozom Protein Sentezi şifresini çıkardı. DNA kartıyla birlikte bilgisayara girilen şifre, Yiğit’in yakın geçmişini ekrana düştü. Görüntüler, geri sarılan bir film şeridi gibi ekranda akmaya başladı. Sercan’ın attığı yumruk, Yiğit’in minibüsten inişi, süratle geçildi. Profesör, görüntüyü istediğinde yavaşlatıp, durdurabiliyordu. Görüntü akarken, tıpkı soygun olayında da izlendiği gibi Yiğit’in yanında bulunan kişilerin görüntüleriyle birlikte, sesleri de aynı enerji boyutuna sıçrama yapıyordu. Böylece kaçırma olayını gerçekleştiren ekibin kimlikleri, tüm açıklığıyla gözler önüne serilmişti.”


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Telesezi

Tufan sık sık aynı kâbusla rüyalarından ter içinde uyanıyordu. Tekneden denize düşüyor ve denizin diplerinden gelen bir kadın kollarını ona doğru uzatıyordu. Peki bu kâbusun bir anlamı var mıydı? Araştırmalar sonucunda bugüne kadar rüyaların sadece geçmişte yaşanılanları hatırlattığını düşünen Tufan, elindeki verileri değerlendirip, beynin gizemli bir bölümünün gelecekle ilgili olasılıkları da hesaplayabileceği kanısına varacaktı. Dr. İlker Selman yeni romanı Telesezi’de okuru, insan psikolojisinin derin sularında yüzdürüyor. “Ne olduysa aniden oldu. Denizlerin Efendisi Poseidon, oğlu rüzgârların prensi Aiolos’la şakalaşırken, diğer mitoloji kahramanı Thor da onların eğlencesine yıldırım çakıp, yağmur dökerek eşlik ediyordu. Ege Denizi, süper kahramanların eğlencesine sahne olurken, oluşan fırtına tekneye güç anlar yaşatmaya başladı. Baba, güçlü kollarıyla teknenin yelkenlerini indirdiğinde, hemen karşısındaki ıssız adayı fark etti. Dümeni adacığın rüzgâr almayan tarafına yönelti

Tahta Kılıçlar

Masalsı bir ülke olan Açelya’nın şirin Kayın Köyü, komşu bölgelerin tehdidi altındadır. Odun çağıyla birlikte tüm ülkelerde, azalan insan nüfuzunu korumak amacıyla, bakır ve demirden oluşan ölümcül silahların kullanımı yasaklanmış, onun yerine tahta kılıçlar kullanılmaya başlanmıştır. Savaşı umursamayan halk, günlük yaşantılarına umutlarını kaybetmeden keyifle devam etmektedir. Absürt komedi romanı Tahta Kılıçlar ile Dr. İlker Selman, okuru fantastik bir yolculuğa çıkarıyor. Paralel evrende geçen bu kayıp zaman aralığında, insanoğlu her dönemde olduğu gibi yine benzer sorunlarla boğuşmaya devam ediyor. “Mancınık rampasından süratle fırlayan Yıldırım, yükseldiği son noktada kol ve bacaklarını açarak inişe geçti. Vücuduyla birlikte sırtından iki yana doğru açılan devasa yelken kanatları havayla dolunca, düşüş hızı oldukça azalan Yıldırım, derin bir nefes aldı. Yükselirken sıkıca kapattığı gözlerini açan delikanlı, ancak o zaman nerelerde uçtuğunu fark etti. Dev bir kartal gibi süzülürken

Dr. İlker Selman / Bilimkurgu Romanları