Ana içeriğe atla

Tahta Kılıçlar



Masalsı bir ülke olan Açelya’nın şirin Kayın Köyü, komşu bölgelerin tehdidi altındadır. Odun çağıyla birlikte tüm ülkelerde, azalan insan nüfuzunu korumak amacıyla, bakır ve demirden oluşan ölümcül silahların kullanımı yasaklanmış, onun yerine tahta kılıçlar kullanılmaya başlanmıştır. Savaşı umursamayan halk, günlük yaşantılarına umutlarını kaybetmeden keyifle devam etmektedir.
Absürt komedi romanı Tahta Kılıçlar ile Dr. İlker Selman, okuru fantastik bir yolculuğa çıkarıyor. Paralel evrende geçen bu kayıp zaman aralığında, insanoğlu her dönemde olduğu gibi yine benzer sorunlarla boğuşmaya devam ediyor.
“Mancınık rampasından süratle fırlayan Yıldırım, yükseldiği son noktada kol ve bacaklarını açarak inişe geçti. Vücuduyla birlikte sırtından iki yana doğru açılan devasa yelken kanatları havayla dolunca, düşüş hızı oldukça azalan Yıldırım, derin bir nefes aldı. Yükselirken sıkıca kapattığı gözlerini açan delikanlı, ancak o zaman nerelerde uçtuğunu fark etti. Dev bir kartal gibi süzülürken, uçmanın keyfini de tatmaya başlamıştı. Altında Uzun Göl parıldıyor, gölün batı kıyılarında seyir eden ufak tefek tekneler, karşı tepelere serpişmiş köy evleri, oyuncak maketler gibi göz kamaştırıyordu.
Bu masalsı uçuş, yavaş yavaş kâbusa dönüşmeye başladı. Yıldırım iyice kendine gelmiş, yanlış rotada seyrettiğini anlamıştı. Komutan Bulut, mancınığın fırlatma mekanizmasını o kadar güçlendirmişti ki normal olarak Uzun Göl’ün ortalarına kadar fırlaması beklenen KİA, çok daha ileriye, Kunduz kıyı sularına doğru süzülüyordu.”

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bilimkurgu

            Denizler kıyılardan ayrılabilir mi hiç? İnsanlar da düşüncelerinden ayrılamaz. Kişinin ilgi sahasının yetenekleriyle örtüştürülmesi, düşüncelere yön verilmesi açısından büyük önem arz eder.     Bireyin yetenek sahası küçük yaşlarda tespit edilip, geliştirdiği taktirde hayal gücü o kadar çok verimli ürünler verebilir.     Eğitim sisteminde uygulanması gereken temel bilgiler ışığı altında çocuğun ilk öğretim yıllarında ortaya çıkarılan yetenek sahası sürekli olarak desteklendirilip, kurgu yeteneğinin geliştirilmesi gerekir. Bu konuda verilecek öğretimin yanı sıra eğitimin de ön planda tutulması gerekir.     Bir yapıtı gerçekleştirmek üzere yapılmış hazırlık, plan proje aşamasından bir sonraki adımın kurgu olduğunu söylemek hayal gücünün sınırlarını zorlayacak en güzel tanım olarak kabul edilebilir.     Bilimsel alanda var olan yetenek sahalarını geliştirip, ilgi alanların...

Telesezi

Tufan sık sık aynı kâbusla rüyalarından ter içinde uyanıyordu. Tekneden denize düşüyor ve denizin diplerinden gelen bir kadın kollarını ona doğru uzatıyordu. Peki bu kâbusun bir anlamı var mıydı? Araştırmalar sonucunda bugüne kadar rüyaların sadece geçmişte yaşanılanları hatırlattığını düşünen Tufan, elindeki verileri değerlendirip, beynin gizemli bir bölümünün gelecekle ilgili olasılıkları da hesaplayabileceği kanısına varacaktı. Dr. İlker Selman yeni romanı Telesezi’de okuru, insan psikolojisinin derin sularında yüzdürüyor. “Ne olduysa aniden oldu. Denizlerin Efendisi Poseidon, oğlu rüzgârların prensi Aiolos’la şakalaşırken, diğer mitoloji kahramanı Thor da onların eğlencesine yıldırım çakıp, yağmur dökerek eşlik ediyordu. Ege Denizi, süper kahramanların eğlencesine sahne olurken, oluşan fırtına tekneye güç anlar yaşatmaya başladı. Baba, güçlü kollarıyla teknenin yelkenlerini indirdiğinde, hemen karşısındaki ıssız adayı fark etti. Dümeni adacığın rüzgâr almayan tarafına yönelti...

Özlem

  “Siz de benim gibi en coşkulu gençlik evrenizi, dumanlı bir şehrin tozlu ve gürültülü sokaklarında, iç içe geçmiş karmaşık binaların, karanlık odalarında geçirseydiniz, şimdi benim yaptığım anlamsız davranışlara dudak bükmez, önyargılı davranıp kınamazdınız.   Yıllardır sadece düşlerimde canlandırdığım doğa aşkını, Karadeniz’in yeşile doymuş bu şirin ilçesinde tatmaya doyamıyorum. Doğa beni benden almış, dilediği gibi o yana bu yana sürükleyip duruyor. Yürümenin keyfine varan taylar misali zıplayıp, koşuyorum. Minnacık çocuklar gibi yuvarlanıyorum çimlerde. ‘Yaşamın anlamı bu’ diye haykırmak istiyorum evrende…”   1969 yazı. Batı Karadeniz’de küçük bir kasaba. Hayatı, aşkı ve doğayı tüm hücrelerinde özümseyen genç bir adam. ÖZLEM, İlker Selman’dan bir yaz romanı.